O sizden aldıklarını bugünün dünyası ile harmanlıyor, yeniliyor. Kişiliği her ne kadar bireysel bir yapı olarak görsek, yorumlasak da aslında o çok farklı süreçlerle biçimleniyor şekilleniyor, çoğulun teklik formu haline geliyor.
Ergenlik denilince nedense hep sorunlu, çatışmalı, kavgalı bir dönem akıllara geliyor. Oysa, ergenliğin en önemli yanı kişiliğin bütünleştiği dönem oluşudur.
Daha derinde çocuğunuza ilk yıllarda verdiğiniz, benimsettiğiniz değerlerin gün yüzüne daha çok çıkması onun duygusal, zihinsel süzgecinden geçerek kişiliğini oluşturması anlamına geliyor.
Evet, birçok kritik, potansiyel olarak tehlikeli görülebilen durumlarla karşılaşıyorlar. Bu yönde seçim yapmaya eğilimli oluyorlar.
Evet, asileşiyorlar. Agresifleşiyorlar. Dik cevaplar veriyorlar. Hatta çok sinir bozucu hareketleri olabiliyor.
Evet, uzaklaşıyorlar. Odalarına kapanıyorlar. Kuralları bozmak için fırsat kolluyorlar.
Evet, ufak tefek yalanlar söylüyorlar.
Evet, arkadaşlarıyla gizli konuşmalar, gizli işler çeviriyorlar.
Kısaca, ailenin denetiminden çıkmaya çalışıyorlar. Ebeveynlerin rahatsızlığı burada başlıyor.
Çocuklar ebeveynlerin yönetiminin dışına çıkmaya başlayınca ebeveynin kaygısı artıyor. Çok normal. Emek, sevgi, zaman, sabır, umut ile geçirilmiş onca yılın ardından kaybetme korkusu, başının belaya girme korkusu, zarar görebileceği korkusu çocuğuna karşı duyarlı, seven her ebeveynin yaşayabileceği bir duygusal süreç.
Bu dönemde ilk olarak ebeveynden uzaklaşıyor, ardından ikincil bireyselleşme sürecine giriyorlar. Bu süreçte akran grupları, arkadaşlar ebeveynin işlevine geçiyor ve kişiliğin bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı oluyor.
Çatışmalar burada başlayabiliyor.
Çatışmaya neden olan bir iki durumdan söz edebiliriz.
İlk olarak, ebeveynin kaygı ve endişelerinden kaynaklı bir gerilim oluşmuşsa bunu genç ile duygusal durumu, korkuları, kaygıları ifade ederek paylaşmak yapıcı olabilir. Sevgi karşılıklıdır. Çocuğunuz sizin duygularınızı korkularınızı bildiğinde sizinle empati kurabilir, anlamaya çalışabilir. Ortak noktalarda buluşmak mümkündür. Tabii burada duygu sömürüsüne, duygusal tacize girmemek önemli.
İkinci olarak, aile yapısı çatışmalar için belirleyici rol oynuyor.
Bir aile üyesine duyulan bağlılık ya da çocuğun ebeveynine bağımlı olmaya özendirilmesi çatışmanın ortaya çıkmasına kaynak oluyor. Bu tür ailelerde çocuklar öncelikle ebeveyn otoritesi altına sokulmakta ileri dönemlerde de ebeveyn ona bağımlı olmaktadır. Çocuklarını bu tür bir yatırımın aracı olarak gören aileler, çocuklarında öncelikle kendilerine borçluluk duygusu yaratıyor, ardından da bu borcun ödenmesi için bekliyorlar. Sistem bu şekilde kurulmuşken arada kendi yolunu bulmak isteyen genç için sancılı bir süreç başlıyor.
Oysa, bu dönemi çocukluk döneminde verdiklerinizin içselleştirilip yorumlanarak yenilenmesi olarak görürseniz gencin oluşturduğu kişiliğe katkınız sürebilir.
O sizden aldıklarını bugünün dünyası ile harmanlıyor, yeniliyor. Kişiliği her ne kadar bireysel bir yapı olarak görsek, yorumlasak da aslında o çok farklı süreçlerle biçimleniyor şekilleniyor, çoğulun teklik formu haline geliyor. Bireyin kişiliği bakımını üstlenenlerden, genetik aktarımdan, sosyal çevre ilişkilerinin bütünün sentezlenmiş yorumlanmış hâli olarak hayat buluyor.
Belirli bir noktaya kadar değiştirilebilir. Öğretilenler sorgulanabilir, yenilenebilir. Bazı noktalar ve sınırlar özellikler değişmez. Bir yerden sonrası benzer bir örüntü içinde devam ediyor. Bu nedenle de aslında gencin aileden tam kopması, uzaklaşması gibi bir durum yaşamı boyunca çok mümkün görünmüyor.
Üçüncü olarak çatışmanın gerginliğin başladığı noktaya sabırsız ebeveyn neden olabiliyor. Sabırsız bir ebeveyn çocuğun sürecini zorlayabilir. Onun gelişiminde aileden uzaklaşması gerektiği teorisine sığınan, bunu uygulamaya kalkan ebeveyn çocuğuna ilgi göstermeyi bırakabiliyor, onunla olan duygusal bağını kesebiliyor. Bu aslında, o ebeveynin ergenliği ve bağımsızlığı hiç anlamadığı anlamına geliyor. Çünkü ergenlik dönemi aile ile duygusal kopukluğa girilen bir dönem değildir.
Aksine genç bu dönemde ailesi ile kurduğu ilişkide otoriteyi yıkarak, aile bireyleriyle arkadaşlarıyla, akranlarıyla kurduğu gibi bir ilişkiye geçme isteğindedir. O artık büyümüştür ve yetişkinlerle aynı düzlemde ilişki kurabilmeyi ister. Gencin bu davranışını, isteğini görüp samimiyetle içtenlikle onurlandırırsanız ilişki derinleşir, sıkılaşır.
Bunu yapmak yerine, ben senden büyüğüm tavrını sergileyip onu her yerde her defasında çocukluğun içine sıkıştırmaya kalkarsanız ilişkiniz çıkmaz sokağa girmiş demektir.
Tüm çalkantılar içinde okuluna sıkı sıkıya bağlı kalmış, sorumluluğunu bırakmamış tüm gençlerin, canım kızım Asmin'in ve tüm çocuklarındır bu yaz. Yaz tatiliniz kutlu mutlu olsun!
Benim için annelik bir yolculuk, bu yolculuğu bana hep bir Sezen Aksu şarkısı anlatır: Bir Çocuk Sevdim.
Her aşk biraz çocuk, her çocuk biraz aşktır.
Bu kadar İzmir dedikten sonra Sezen Aksu olmadan olmaz zaten…
Comentarios