Geceler soğuk, sabahlar serin, güneş son demlerini yaşarken kuş seslerini duyabiliyor musun?
Duyabilirsen şehrin gürültüsünde onlardır eşlikçilerin. Kuşlardır zamansız gelen.
Deli fişek geliyor iyilik güzellik. En karamsar olduğun yerde, en çekimser kaldığın yerde gülümsüyor işte gözleri.
Sanki uzatsan ellerini dokunacak gibisin. Sanki nefesi senin nefesin. Sanki onun içindesin, sanki o senin içinde. İşlemişsiniz birbirinize iyice, ince bir iğne oyası kelimeleriniz, düşleriniz.
Ah, ama şimdi sen neredesin? Yine mi kaybettin sınırlarını? Yine mi karıştı aklın fikrin? Yine mi terledi ellerin? Belki tek başına düşlemektendi iyiliğin güzelliğin. Ama bak, şimdi o da senin gibi. Ellerinden dökülüyor emek, sabır ve şefkat.
Vazgeçsen. İncitmesen kendini, hiç üzmesen. Ektiklerin filizleniyor diye dertlenmek yerine sevgiyi, şefkati görebilsen. Yeniden coşkuyu, sevinci, neşeyi deneyimlesen. Bir yapabilsen ah, bir yapabilsen...
Aşkla büyütsen, yeniden tazelensen, ardı sıra bir sen daha bir sen daha olsa dünya…
Biraz daha onlardan, biraz daha onların sevgisinden şefkatinden yükselsen, peşi sıra dünya senin iyiliğinle güzelliğinle çiçeklense.
Küsmesen keşke, çekip gitmesen, hayal ortaklarınla yürüsen. Onlar gibi çiçeklensen, demlensen… Sonra yeni bir güne yine biraz çekingen, yine biraz ürkek, yine biraz kaygı ile girişsen. Kalbinden geçenleri söylesen ve boynunu hiç eğmesen.
Ah, keşke içindeki güzelliği aramasan, bulduğunu bilsen, neşeyle coşkuyla şarkılar söylesen.
Düşünmesen, değerlendirmesen biraz yaşasan diyorum.
Kurgulamasan, tasarlamasan da biraz kendin olsan diyorum.
Hesaplamadan yürüsen yolları, planlamadan yaşasan hayatı.
Korkmasan insanlardan, yaşamın hoyratlığından.
Seni en çok sevenler ki, çoğu zaman hoyrat, acımasız ve derinden yaralayanlardı. Bir hatırlasan o hoyratlığın içinde filizlendin, o hoyratlıktan esinlendin.
O hoyrat, acımasız ve başına buyruklukla neşelendin, eğlendin. Şimdi artık hoyrat bir aşkın pençelerinde yeniden iyiliğin güzelliğin nefesini çeksen.
Evet, belki düşürdüler seni. Belki acıttılar, çok incittiler, kırıp geçtiler. Aldattılar.
Gözlerini devirip yüzünü didikledi, kanını emercesine rüyalarına düşlerine girdi. Ve bir gün arkasına bakmadan seni bırakıp gitti. Ve şimdi yeniden geldi işte, yakıp yıkacak bozacak gibi. Hissetmek bile tedirgin edici iken nasıl katlanılır ki varlığına?
Bu sefer gitmeyecek belli, o kapı ya açılacak ya kırılacak ve ardı sıra çiçekler, böcekler kuşlar şarkılar söyleyecek. Kalbinin içine girecek şarkıları ve müzik seni alıp götürecek.
Bir hatırlasan kaç gece geçmişti savruk zamanların içinde ve toplamda kaç yıllık anı birikti ömründe, bir hatırlasan keşke.
Şöyle bir başı boşluk gelse hayatına, boş versen öğretilenleri de yaşasan diyorum. Kötü denilene, yok edilmek istenilene başında kuşlarla koşup gitsen ve bir şarkı söylesen gecelerin şavkına karışan, yıldızları parlatan.
Hesaplayarak yuvarlananlara inat umursamazca yuvarlansan.
Nasıl olsa yuvarlanıp gidiyorsun. Bari biraz sarıp sarmalansan.
コメント