Bir dost gidince hayat eksiliyor içimizden.
Bir dost gidince eziliyor, azalıyor insan, anılarda gidiyor peşi sıra. Şen kahkahalarının ortağı, anlamsız sorularının başı boşluğu gidiyor.
Anılar için hukuksal düzenleme mi talep etsek, giden sadece kendine ait sanıyor yaşanılanı. Bir velayet davası açabilsek anılar da kimin olduğunu bilip otursa oturduğu yerde.
Bir dost gittiğinde içi üzüm gibi eziliyor insanın, şarap olamayacağı kesin bir eziklik.
Özlemin boşluğunda asitli bir yalnızlık kol geziyor.
Durmaksızın çalışmalar, sürekli yenilenen planlar, tazelenen hedefler. Bir dost gitmişse yerine geçiyor muhatabı olmayan gözler.
Nefesi kesilmiyor insanın, ama azalıyor işte…
Şen gülüşler, kaprisler, küsmeler, kavgalar… Heyecanla kurulu rakı sofralarında ortalığı dağıtan kavgalar…
Bir dost gidince başı boş sokaklar da yitiriyor anlamını.
Değil mi ki ıssızlıklarda birlikte ıslanmışsın donuna kadar, sıcak çaya fit olmuş titremelerin. Gitti işte hepsi… Yürüsen bile yağmurda ıslanan yalnızlığın olacak artık. Sırf bu yüzden ya korunacak ya kaçacaksın yağmurdan.
Sobanın üzerindeki kestane bile tatsız tutsuz olacak. Soba üstü muhabbetler anlatılamayan çocukluk anılarıydı oysa. Çaresizliğin gürültüsünü duyanın, isyanın sessizliğini görenin olduğu yerdi. Şimdi üşüyecek için, titreyeceksin.
Dostluk büyütmediğin çocukluktu. Gözlerinde seni çırılçıplak gören ve olduğun hali takmayandı.
Dost pervasız sözlerdi. Önünü arkasını düşünmeden dillendirilen ortak akıldı.
İşte sırf bu yüzden dost gidince sen de gidiyorsun ömründen.
Aşkın kattığı anlamdan büyük olan gidiyor dost gittiğinde… Çocukluğunu görüp bilmeyenin seni anlaması gidiyor. Ardında kalan tenhalık uzak arkadaşların çağrıştırdığı anılar oluyor.
Dost gittiğinde sevgi gidiyor ya, ayrılık da gidiyor peşi sıra. Ayrılık bile kendinden utanıyor dost gittiğinde, onun bile cürmüne sığmıyor bu eksiklik.
Bir dostun gidişi kadar üzmüyor dost bildiklerinin kazıkları.
Bazen gidiyor bazen ölüyor dostlar.
Öldüğünde dostluk anılarla yükleniyor ömrüne. Mahkumsun artık, o anıları tek başına yaşayacaksın ömrün boyunca.
Tokuşturulan rakı kadehleri öksüz duracak masanda.
Hatırlıyorsun, içinden bir mutluluk uzanıyor ona doğru, gülümsüyorsun, peşi sıra gözlerin doluyor ama ağlayamıyorsun. Gözyaşlarını gören gitmiş, kime neye sızlanacaksın şimdi?
Öğreniyorsun, hiç bilmediğin bir yerde nefes aldığını biliyor dahi olmak çok güzel. Anı kavgasına girmek anıları taşımaktan daha iyi, anlıyor insan zamanla.
Sevgilinin acısı bile çekip gidiyor birkaç sızlanmadan birkaç ağlama nöbetinden sonra. Dostun mirası hiç eskimiyor. Dost gitmişse sözlü tarihinin bilicisi gitmiştir, hesap sorucusu gitmiştir. Koşulsuz boynuna dolanan kollar gitmiştir.
Minnetsiz buluşmalar, korkusuz kavgalar, öfkeli bakışlar, birlikte yürümeler gitmiştir. Acına maytap attıktan sonra senden çok ağlayan gitmiştir.
Sana katlanan, sana kızan ama yine de biteviye yanında duran gitmiştir.
Ezginin Günlüğü bile şarkısını alıp gitmiştir.
Özle şimdi, sadece özle. Özlemenin kime neye olduğunu bilmeden özle. Doldurmayacak hiçbir kadeh içindeki boşluğu sadece sızını dindirecek. Özlemin beraber atan yüreğe.
Özle şimdi, sadece özle. Dönmeyecek giden ve karışacak her şey birbirine: Anı mıydı hatırladıkların yoksa düşlerini mi anı sanıyorsun, karışacak birbirine. Her şey bitimsiz bir karmaşa içinde kalacak. Debeleneceksin, geceler günler boyunca, katlanamayacaksın, saldıracaksın başkalarına.
Kadehler dolacak boşalacak. Öfkeleneceksin, ana avrat söveceksin belki. İsyanının bile muhatabı olmayacak artık. Uyuyacaksın uyanacaksın dinmeyecek o boşluk.
Gönderemediğini kabul edene kadar gelecek. Anlayana kadar içindeki yoklukla ezileceksin.
Çünkü insan bölüp azaltamaz ömrünü. Çünkü insan eskitemez neşeyi. Çünkü insan katledemez sevgiyi. Yok edemezsin yaşananları. Hırçınlığı bırak bir kenara. Ara sıra mutsuz olmanın insana ait olduğunu hatırla.
Çok sevdiğini, sevildiğini bil. Saçma sapan durumların sana akan sevgiyi nedensiz sebepsiz eksiltebildiğini ama yine de kalbinin her zaman sana dönük olacağını kabul et.
Dostun gidişinin bile seni büyüttüğünü fark et. Gidişi bile dostluğu çoğaltıyor. İşte sırf bu yüzden unutmaya ihtiyacın yok, hep hatırla hep özle hep sev. O zaman kimse ayıramaz seni sevginden neşenden, kimse parçalayamaz bütünlüğünü çünkü yaşamış olansın, yaşayansın. Çünkü artık iyiliği güzelliği bilensin. Yıkamaz korkak kaçak sevmeler seni. Sevgiyi bilensin kutla bunu artık doyasıya.
Ve hep hatırla en büyük çaresizliğin de en büyük gücün de sevmekten geldiğini.
Comments