top of page

Ailenin İlişkilerdeki Etkisi Nedir?

Aile ilişkilerimiz her zaman yaşamlarımızda geniş bir yer tutuyor. Gerek yüz yüze, sıklıkla görüşülen ilişkilerde gerek çok sık görüşülmeyen ama yaşamımızda bir şekilde yer etmiş ilişkilerde. Hatta bazı durumlarda ailesi ile ilişkisini tamamen kesmiş olan bireylerin dahi hayatlarında ailesel etkiler devam ediyor.


Özellikle kesin bir kararla hiç görüşülmeyen ilişkileri ile ilgili farkındalığa ulaşamamış bireylerde kopukluğun yarattığı duygusal yük çoğu zaman bireylerin tüm ilişkilerine doğru olumsuz bir etki yaratıyor.


Ailenin bu anlamda hayatlarımıza olumsuz etkisini azaltabilmek adına sanırım ilk önce ailenin yaşamlarımızda etki ettiği alanların ne olduğunun farkına varmalıyız.


Aile öncelikle birey ile toplum arasında köprüdür. Bunun daha geniş anlamı aile içindeki ilişki kurma nitelikleri bireylerin toplum içindeki davranışlarını ve ilişki biçimlerinin temel belirleyicisidir.

Bu anlamda aileyi sadece aynı yaşam alanının paylaşıldığı, fiziksel ihtiyaçların karşılandığı bir yapı olmaktan daha derin bir bakış açısı içinde görmeliyiz.



Daha geniş bir perspektifte aileyi değerlendirdiğimizde onun gerçek anlamda bireye olan etkilerinin farkına varabiliriz. Bu etkilerin başında da duygusal, ruhsal, sosyal ve bilişsel ihtiyaçların karşılanması geliyor.


Ailenin bu özelliklerine ailenin işlevsel özellikleri diyoruz. Şayet aile yapısı sağlıklı bir temelde ise işlevsel bu özellikler de bireylerin hayatına anlamlı katkılar sağlar.


Aile içindeki iletişim tarzı bireyin dış dünyada iletişim kurma tarzını belirler.


Aile içindeki günlük problemlerin çözüm biçimi bireyin günlük problemlere yaklaşımını ve çözüm tarzını belirler.


Aile içinde rollerin paylaşımı bireyin özellikle kadın erkek ilişkilerindeki algısını ve beklentisini belirler.


Hatta sessiz ve ilgisiz bir aile bireyi dahi kişinin algısını, duygusal dünyasını belirlemede etkendir.


Aile üyelerinin birbirine duygularını açabilmesi, açtığı zaman diğer aile üyesinin buna yaklaşımı, yanıt verme biçimi duygusal sağlık, benlik saygısı adına en temel belirleyici unsurdur.


Bu anlamda da, çocukların yetiştirilişi sırasında onun ihtiyaçlarını karşılayan kişi, genelde bizim gibi toplumlarda anne oluyor, çocuğun duygusal sağlığı ve benliği üzerinde oldukça etkilidir.



Burada anne kavramını bir cinsiyete indirgemekten çok çocuğun bakımını doğduğu ilk andan itibaren üstlenen kişi olarak görmek daha gerçekçi bir bakış açısı sağlar. Doğumdan itibaren kendi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasına destek, aracı olan kişidir anne. Beslenme, alt değiştirme, uyku düzeni ile bebeklikten başlayan sonrasında tuvalet eğitimi, kendi başına yemek yeme, kendi kendisine uykuya geçiş eğitimlerini veren, sosyal ilişkilerinde onu yönlendiren kişiyi anne olarak tanımlamak daha doğrudur. Bu tanımlamanın nedeni içinde bulunduğumuz toplum yapısında ve iş koşullarında çocuğun bakımını tek başına doğuran kadının yüklenmesinin pek mümkün olmamasından kaynaklanıyor. Çocuk bakıcıları başta olmak üzere, kreş öğretmenleri gibi figürler de çocuğun bu anlamdaki gelişiminde oldukça etkili oluyor.


Bu süreçte çocuğun bakım ihtiyaçlarına gösterilen duyarlılık, hassasiyet ve özen çocuğun temel bağlanma tarzını oluşturuyor. Bu süreç içerisinde çocuk ihmal edilir ve kendisine bakan kişi ile arasında güven bağı kuramazsa bağlanma ve duygusal güvenlik hissi zedeleniyor.


Bağlanma tarzı ile ilgili olarak Batı toplumlarında birçok araştırma yapılıyor ve toplumun bağlanma eğiliminin nasıl olduğu araştırılıyor. Bu ülkemiz için oldukça el değmemiş bir alan. Bu konuda yapılan araştırmalar maalesef bir elin parmağını geçmeyecek düzeyde. Yine de, bu konuda çalışan uzmanların yaptığı nadir araştırmalarla ortaya çıkan sonuç ülkemizde bireylerin genel olarak “kayıtsız/kaygılı bağlanma” davranışları gösterdiği yönünde.


Bu tarz bağlanma eğilimi olan bireylerin belirgin davranış ve ilişki kurma biçimlerini kısaca özetlersek aşağıdaki maddelere ulaşırız:


· En temel özelliği kendini diğerlerinden daha değerli algılama ve diğerlerini değersiz bulma.

· Başkaları hakkında olumsuz değerlendirmelere sahip olma.

· Reddedilme ihtimaline karşılık diğerleriyle ilişki kurmaktan kaçınma, ilişkiyi reddetme.

· Güçlü görünmek için aldırmazlık, umursamazlık davranışları sergileme.


Bu davranış örüntüleri günlük yaşamın her yerindeki ilişkilerde kolayca karşımıza çıkabiliyor. Mesajlara yanıt vermemek, konuşulması gerekenleri ertelemek, sorunları konuşmaktan kaçmak, kaçan kovalanır mantığı üzerinden ilişki kurmak, günlük siyasi, toplumsal olaylara karşı ilgisizlik, aldırmazlık, diğerleri hakkında sürekli dedikodu yapmak, çevresindeki herkesi eleştirmek ve daimi olarak suçlayıcı bir dille iletişim kurmak.


Bu tarzda yaşanan ilişki ne kadar çok değil mi? Hatta bu o kadar yaygın bir hale geldi ki, alış veriş yaptığınız bakkal dahi benzer davranışları gösterebiliyor.


Bağlanma evde aile içinde başlıyor evet, ama dahası var. Yapılan araştırmalar bağlanma davranışının her dört yılda bir değiştiğini de gösteriyor. Yıllardır içinde bulunduğumuz güvensizlik sinyali veren toplumsal yapı, ekonomik ilişkiler ile ihtiyaçlarımızın karşılanabileceğine ya da karşılayabileceğimize dair olan güvenimizi zedeledi ve zedelemeye devam ediyor.

Aynı zamanda iş hayatının yarattığı ağır yükler ile çocuklara ayrılan zamanda da yaratılan kısıtlılık alttan gelen kuşağı da olumsuz etkilemekte.


Ne yazık ki, bu tür ilişki ağlarının önüne geçmek için kadının sadece anne olarak görevini yerine getirmesi ya da hem kariyer hem annelik yapan süper kadınların ortaya çıkması bekleniyor. Oysa, kadının mutluluğu ve yaşamsal tatmini bir çocuğa çağdaş rehberlik yapabilmesi için olmazsa olmazların başında geliyor.


Bu nedenle aslında bireysel hayatlarda, özel ilişkilerde başlayan bağlanma problemi sadece psikolojinin konusu değil aynı zamanda sosyolojinin de konusu haline geliyor. Bu açıdan bakıldığında da sağlıksız birey sorumluluğunun faturasının sadece aileye kesmek doğru bir yaklaşım olmaktan çok uzakta kalıyor.


Okumak İsteyebilirsiniz:


Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.


Deniz Can kimdir?

Sitede yayınlanan yazıların yazarı.


Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.


Uzman Sosyolog.



Deniz Can'ın yayınlarını dinleyebileceğiniz platformlar:






YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.


bottom of page