top of page

Bir Amacı Gerçekleştirmenin Tek Yolu Çalışmak Değildir

Gerçekleştirmeyi istediğiniz bir ya da birden çok amaç için bizlere öğretilen mutlak kaynak çalışmak.


Evet, bir amacı gerçekleştirmek için çalışmak hatta çok fazla çalışmak gerekiyor. Ne yazık ki, birçok insan çok sıkı çalışmasına rağmen amacını, hedefini gerçekleştirme konusunda sıkça problem yaşıyor.


Bu tür bir döngünün içinde sıkışıp kalmamak için çalışmanın yanına koymanız gereken bazı öğeler var.




Genelde bir amaç için yola çıkılınca her şey erteleniyor. Bunların başında da eğlenmek, keyifli vakit geçirmek ve diğer ilgi alanlarından uzaklaşmak geliyor. Aslında amaca yüklenen anlam ne kadar büyükse uzaklaşmalarda o kadar çok oluyor.

Başka bir anlatımla bir amacı gerçekleştirmek gözümüzde ne kadar büyüyorsa o ölçüde yaşamın diğer bizi besleyen kaynaklarından uzaklaşıyoruz.


Sıkça şu tür düşüncelere kapılıyoruz: İstediğimi elde edene kadar kendimi sıkı bir disipline sokarsam ve bütün enerjimi hedefime yöneltirsem çok daha çabuk ilerlerim ve sonunda istediğim noktaya geldiğimde mutlu, rahat olurum. Eğlenceli aktivitelere yer verebilirim.


Bu düşünce tarzı ya da buna benzer düşünceler bizleri sürekli hedeflerimizi düşünmeye ve neredeyse günün yirmi dört saatini hedefe yönelik zihinsel tasarımlarla geçirmemiz anlamına geliyor. Bir süre sonra beyin bu kadar stresli düşünce altında eziliyor ve kendiliğinden hedeften uzaklaşmaya başlıyor. Daha vahimi ise hedefe doğru giden yolu da sabote etmeye başlıyoruz. Belki bu tür dönemeçlerden birkaç kere geçip geldiğiniz noktayı dahi geriletmiş olabilirsiniz.


Enerjinin sürekli olarak tek bir noktaya ya da duruma yöneltilmesi aynı zamanda kördüğüm gibi hedefin etrafını sarıyor ve sonunda ulaşılması çok güç bir nokta haline gelmesine neden oluyor. Hal böyle olunca hem gerçekleşeceğine duyduğumuz inancı kaybediyoruz hem hedefin ne olduğunu bile şaşırmış oluyoruz.


Tüm bu sarmallara takılmadan bir amacı gerçekleştirmek için her zaman için zaman faktörünü göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Bu aynı zamanda sabırlı olma konusunda kendinizi eğitmeniz anlamına da geliyor. Aslında sabırsızlık çoğu zaman o an olmazsa hiç olmayacakmış gibi bir endişeye kapılmamız ile ortaya çıkar. Bu anlamda zamanı yönetilmek de zamanın gerekli olduğunu kabul etmekle eş değerdir.


Zamanı yönetmek ona hükmetmek değildir, akan zamandan faydalanmak ve onu yararlı olarak akışta tutma halidir.

Bunun için yapabileceğiniz en iyi şey hedefinizin gerçek olacağı zamanı gerçekçi, dış dünya ile tutarlı bir şekilde belirlemektir. Hedefinizin gerçekleşeceği tarih ile ilgili bir öngörüde bulunduktan sonra ona giden yoldaki ara hedefleri belirlemeniz gerekir. Diyelim ki, iki yıl sonrası için gerçekleşecek bir hedefiniz olduğunu düşünüyorsunuz. O zaman bir yıl sonra neleri gerçekleştireceğinizi belirlemeniz gerekir.





Ardından altı ay sonra neleri gerçekleştirmiş olacağınızı belirlemeniz gerekir.


Son olarak üç ay sonra neleri gerçekleştirip, tamamlamış olduğunuzu belirlemeniz gerekir.


Tüm bunları yazılı olarak yapmanız hedefin gerçekleşmesi ve ilerlediğiniz yolu kontrol edebilmeniz için anlamlıdır.


Tabii burada zamanı tutturabilmek için belirlediğiniz ara hedeflerin de gerçekleşme sürecini iyi analiz etmeniz gerekiyor.


Devamında ise bu ara hedeflere giden yol ile ilgili günlük çalışma ve sorumluluk alanlarını belirlemeniz ve belirlediğiniz bu programa %90 oranında sadık kalabilmeniz gerekiyor. Her zaman için bir esneme payı bırakmalısınız çünkü hayatta her zaman beklemediğinizi ve hesapladığınızdan daha fazla zamanınızı alacak durumlar olacaktır. Bu esneklik aynı zamanda sizin de esnek ve sakin kalmanıza aracı olur.


Böyle bir planlama yaptıktan sonra, şayet planınız gerçekten tutarlı ise bir hedef için günlük ayırmanız gereken zamanın en fazla 4 saat olduğunu göreceksiniz. Bazı hedefler için günlük iki saatlik çalışma bile yeterlidir.


Daha fazlasını yapmanız sizin daha hızlı ilerlemenizi sağlamayacak aksine stres seviyenizin artmasına neden olacaktır.


Günde iki saat bile çalışacak olsanız bedeninizin stres altında olacağının farkında olun. Sonuçta ne kadar planlarsanız planlayın belirsizlik içinde ilerliyor olacaksınız. Bu nedenle sizi rahatlatacak aktivitelere yönelmeniz gerekiyor.




Bunların en başında günlük egzersiz geliyor. Egzersiz hem stres seviyenizin düşmesine hem mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin salgılanmasına aracı olduğu için en büyük yardımcınız.


Devamında meditasyon ve nefes uygulamaları yine stres seviyenizin düşmesine, zihninizin dinlenmesine yardımcı oluyor. Böylece beyin yorgunluğu, beyin sisi gibi durumlarla karşılaşma olasılığınız düşüyor.


Tüm bunlara rağmen kendinizi yorgun, isteksiz ve vazgeçme aşamasında hissediyorsanız hiç çekinmeden çalışmaya belirli bir süre ara vermeniz amacınıza yakınlaşmanızı hatırlatacaktır.


Ara verme dönemlerinde uyuşuk ve tamamen boş bir zaman dilimi geçirmek yerine çok fazla ilgilenmediğiniz aktivitelere yönelmeniz size iyi gelecektir. Örneğin sürekli bilgisayar başında çalışıyorsanız doğada vakit geçirmek gibi ya da gezerek çalışıyorsanız masa başında farklı uğraşlarda bulunmak gibi tamamen zıt yönlü aktivitelerle tatil planınızı yapmaktan çekinmeyin. Bu bir anlama beyninizin sürekli kullandığınız yönünü nadasa bırakmaktır.


Gözden Kaçmasın:


Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz:




Deniz Can kimdir?

Sitede yayınlanan yazıların yazarı.


Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.


Uzman Sosyolog.



Deniz Can'ın yayınlarını dinleyebileceğiniz platformlar:






YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.





bottom of page