top of page

Ergeni Olumsuz Düşünce Alışkanlığından Korumak

Çok uzun zaman önceydi, benim daha üniversite yıllarına yeni geçiş yaptığım dönemde ergenlik döneminde kızı olan bir tanıdığım “Keşke onun zihninden neler geçiyor, anlayabilsem.” demişti.


O zamanlar annenin bu yakarışı ilginç gelmişti.


Bugün, bu yazı tam da bu durumla ilgili.



Ergenlik dönemi bedende hormonlara bağlı değişimlerle görünür hale gelmeye başlar. Ancak dışarıdan gözlemlenen bu gelişim aynı zamanda zihinsel süreçlerde de gelişimle beraber gerçekleşir.


Ergenliğe geçiş yapan bir çocuk somut düşünceden soyut düşünceye geçiş yapar. Bunun anlamı onun anlam dünyasının gelişmeye başlamasıdır. Anlam dünyası geliştikçe durumlara, olaylara dair yorumlar da gelişmeye başlar.


Soyut durumlara olan merak artar, bazı düşünceler ve durumlar karşısında şaşkınlık çok olası bir şeydir.


Benzer şekilde bazı durumlara abartılı tepkiler vermek de bu süreçlerden birisidir.




Yetişkinlerin çok gülmediği bir duruma dakikalarca gülebilmek hem hormonlardan hem yorum yapmaktan kaynaklanır.



Fakat işler her zaman böyle gitmez. Ergen beyni aynı zamanda, özellikle kız çocuklarda, aylık değişime uğrayan hormonların etkisiyle kolaylıkla karamsarlığa kapılır, derin ve acı düşüncelerin peşinden ilerlemeye eğilimlidir.


Bu dönemi sağlıklı geçiren bir ergen bir süre sonra bu tür acı ve karamsarlığa götüren düşünceleri de yönetmeyi öğrenecektir.

Bu dönemde okuduğu, izlediği, tanık olduğu olaylar onun duygusal durumu ile birlikte yorum becerisini ve tabii ki hayata dair tutumunu etkileyecektir.

Aynı zamanda ebeveynin ve aile ortamında bulunan diğer kişilerin de bu gelişim sürecine dahil olduğunu göz önüne aldığımızda onlara düşen bazı sorumluluklar ergenin sağlıklı bir yetişkinliğe doğru ilerlemesi için anlamlıdır.

Özellikle dikkat edilmesi gereken noktaları sıralarsak:


· Ergenin yanında aşırı karamsar yorumlar yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Bunun diğer anlamı onun yanında her zaman pozitif olun ve hayatı güzel gösterin değil. Bu da yaşamın gerçekliğinden uzak olduğu için herhangi bir olayla karşılaşıldığında hayal kırıklığı ile umutsuzluğa giden bir süreci başlatabilir.


· Ölüm, hastalık, yoksulluk gibi kişinin yaşamla bağını olumsuz etkileyen durumlar hakkında aşırı dramatik hikayeler anlatmamak, bu tür durumlarla ilgili korkulu ve endişeli düşünceler aktarmamak ya da endişeye ve korkuya izin verecek şekilde sohbet etmekten kaçınmak. Ölümün ve hastalığın yaşamın bir parçası olması ayrı sürekli bunun üzerinde durmak ve hatırlatmak ayrı bir etki yaratır. Bu tür konuları hiç durmadan konuşan yetişkinlerin aslında kendilerinin çok fazla ölüm korkusu yaşadığı ve bununla baş edemedikleri konusunda yapılmış klinik çalışmalar mevcut.


· Yaşamın parçası olan ama olumsuz duygular yaratabilecek konularla ilgili hiçbir şey yokmuş ya da herhangi bir tehlike yokmuş gibi yaklaşmamak. Yetişkinler çoğu zaman olumsuzluklara yok sayma eğiliminde olabiliyor. Bunu da daha çok ergeni ya da küçük çocuğu korkutmamak için yapıyorlar, oysa korkutucu, sıkıcı olaylar ve durumlar vardır bu tür durumlar karşısında herkes bir parça rahatsızlık ve olumsuz duygular hisseder.


Bu olumsuzluk hiç yokmuş gibi davranmak ergenin duygularını “bir şey yok” diye geçiştirmek duyguları bastırmasına neden olur. Duygularını bastırması ise onları başka şekilde telafi etmesine yol açacaktır.


Gözden Kaçmasın:




Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.



Deniz Can kimdir?


Sitede yayınlanan yazıların yazarı.


Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.


Uzman Sosyolog.



Yayınlarımı dinleyebileceğiniz platformlar:







YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.


bottom of page