top of page

İş Hayatında Görevini Yapmak Yetiyor Mu?

Pandemiyle birlikte şirket çalışanları için uzaktan/evden çalışma yaygınlaşmaya başladı. Uzaktan çalışma şirketlerin tercih ettiği bir biçimden farklı olarak da hayatımızda yer alıyor.


Aynı zamanda ekonomik gerilim ile birlikte evden çalışma imkânı olanlar işyerlerini, ofislerini eve taşımayı da tercih ettiler. Bunun yanında küçük orta ölçekli işletmeler de masraflarını azaltabilmek adına uzaktan çalışmayı pandemiden bağımsız sürdürme eğilimindeler.




Uzaktan çalışmanın özellikle kadınlar için birçok avantajı olmakla birlikte yeni yaygınlaşmaya başlayan bu durum bir süre sonra iş hayatının, ev hayatının ve hatta özel hayatın birbirinin içine geçmesine neden oldu. Henüz bu ikiliğin birbirinden ayrışması gerçekleşmedi. Bu durum hem şirket çalışanları hem kendi işini yapanlar için sorun yaratmaya devam ediyor.


Telefonlarının hiç durmadan gece gündüz çalmasından, gelen mesajlardan yakınan çalışanların sayısı azımsanamayacak ölçüde. Belki tam olarak teknoloji ve rahatlığı kullanmayı öğrenemedik. Elimize geçen akıllı telefonlarla insanlara herhangi bir saatte mesaj atabileceğimiz, arayabileceğimiz fikrine inanarak yaşıyoruz, iletişim kuruyoruz.


Oysa insan için gün yorgunluğu, dinlenme ihtiyacı tüm teknolojik fırsatlara rağmen devam ediyor.

Elimizde her an ulaşılabileceğimiz bir telefon bulunması ve bunun kişiye ait olması demek günün her saati arayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Bu büyük ölçüde kişinin yaşamını tacize giriyor, ama henüz büyük çoğunluk bunun farkında değil. İşverenler ve başarı hırsına dolanmış yöneticiler de bu farkındalıksız hali kendileri için kullanıyor gibi görünüyor. Mesai saatlerini aşan zamanlarda çalışanlarını fütursuzca arayıp işlerin takibini beklemek ya da ekstra görevler yüklemek gibi kötü yöneticiler olmaya devam ediyorlar.

İş yerlerindeki bu aşırı ve özel hayata saygısız, sömürücü çalıştırılma sistemine karşı çalışanlar tarafından yeni bir trend geliştirilmiş.


Bu trendin adı: Sessiz Terk (Quite Quitting)

Sessiz terkin işten ayrılmayla, istifa etmekle hiçbir ilgisi yok.


Sessiz terk sadece işle ilgili size tanımlanmış olan temel görevi yerine getirip ardından hiçbir konuyla ilgilenmemek. Bir anlamda geri çekilmek.


Bu tarz daha çok “maaşın kadar çalışmak” ve fazla çalışmanın yarattığı tükenmişlikten kurtulmak için sınırlar belirlemeye dayanıyor.


Tabii bu durum artan işsizlik rakamlarıyla birlikte Türkiye’de trend olmaktan çok uzak. Aksine istihdamın yeterli olmamasından kaynaklı olarak sürekli artan işsizlik ve ekonomik kriz işten kaynaklı tükenmişlik sendromunun giderek yaygınlaşacağına işaret.

Aynı zamanda belirli bir alanda kariyer yapma amacınız var ise sessiz terk size asla başarı getirmez. Sessiz terk sizin daha çok vasat ya da en iyi haliyle ortalama üstü bir çalışan olmanızı sağlar. Bu da gelecek vizyonunuz için karamsar bir tablonun içine girmenize neden olur.


Aynı zamanda bir işe tam katılmanın ve potansiyelinizi ortaya çıkarmanın yarattığı hazdan da uzak kalmanıza ve yaşamdaki başarı tatmininizin azalmasına neden olacaktır.


Tabii, bu demek değil ki, kanınızın son damlasına kadar hiç durmadan çalışın ve hayatınızdaki diğer bütün alanları kapatıp işin kölesi olun.


Evet, karşımızda kocaman bir tükenme problemi var. Ve kısa vadede de ülkemiz için bunun insani yaşam koşullarına dönüşeceğini beklemek çok büyük hayal kırıklığı yaratır, geri çekilmek ise ilk başta sizi kurtarıyor gibi görünse de kendinizden ödün vermek anlamına gelir.


O halde, çözüme yönelebilmek için ilk önce içinde bulunduğumuz gerçekliği kabul etmek gerekiyor. Ve problem çözümü için tatmini yüksek bir yaşamı bireysel hayatlarımızda nasıl kurabiliriz buna odaklanmak gerekiyor.


İki durumu daima hatırlamak gerekiyor


İlk olarak dünya şu anda hiç de barışçıl ilişkilerden geçmiyor. Bir avuç, azınlık konumunda kalmış, insan iyi ve sakin kalmaya çalışıyor.


İkinci olarak, doğada bizim bu halimize pek kabulle yaklaşmıyor. İnatla değişmemiz ve farklı yaşam, ekonomik ve toplumsal ilişkilere geçmemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyor.


Her ikisi de bize bu sistemin ve yaşam tarzının değişmesi gerektiğini söylüyor. Hemen şimdi değilse bile mutlak değişim gerçekleşecek. Bu kaçınılmaz bir gerçek.


O zaman gelene kadar dertlere kapılıp gitmek yerine hem kariyeri hem hayalleri hem de sağlığınızı koruyacak bir düzeni bireysel yaşamlarınızda kurabilirsiniz.


Çünkü tüm bunların içinde hala yaşamı kutlama şansımız var.


Ve sizler yaşamlarınızın tüm zorunluluklarına rağmen özgün mimarları olabilecek güçtesiniz.


Okumak İsteyebilirsiniz:


Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.


Deniz Can kimdir?

Sitede yayınlanan yazıların yazarı.


Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.


Uzman Sosyolog.



Deniz Can'ın yayınlarını dinleyebileceğiniz platformlar:






YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.

bottom of page