Ergenlik dönemi hem güçlü bir enerji barındırıyor hem de kırılganlığa açık bir dönem. Bu dönemde ergen her ne kadar dış çevreyle ilişki kurmaya istekli olsa da ana beslenme kaynağı aile içindeki ilişkilerle şekilleniyor.
Aile içinde çocuk alması gereken sevgiyi ve ilgiyi alabiliyorsa sınavda, okulda başarılı olma ihtimali artıyor. Bu işin bir parçası. Fakat ülkemizde ailelere bundan daha fazla sorumluluk düşüyor.
Bu anlamda başarıyı tek başına aileye bağlamak ve bu konudaki bütün sorumluluğu aile üzerine yüklemek aile içi ilişkilerde gerilimin artmasına ve tırmanmasına neden oluyor.
Böyle bir yaklaşım aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğinin de önüne geçiyor. Oysa, aile içinde sıkça çatışmaların yaşandığı, çocukların ebeveyn ilgisinden uzak kaldığı durumlarda da başarmaya, çalışmaya istekli ve aynı zamanda da akademik alana yönelik zekâsı, yeteneği yüksek olanların desteklenmesi ve ilerlemesine gereken özenin gösterilmesi gerekiyor.
Biz ülke olarak bu eksene geçememişken aile içinde uyumlu, sağlıklı ilişkileri olan, akademik başarısı yüksek olan çocukları bile zorlayan bir sınav düzeni içindeyiz.
İlk olarak LGS sınavında, devamında ise YKS sınavında benzer bir durumla karşılaşıyoruz.
LGS sınavında olan bitenin ne olduğuna biraz tarihsel olarak bakalım.
İlk olarak LGS’de diğer sınavlar gibi adı zaman içinde sürekli değiştirilen sınavlardan birisi ama bu onun yükseldiği temelleri değiştirmiyor. Daha önceleri okul ortalamasının da etki ettiği bu sınav eğitimin adaletli ve hakkaniyetli olması adına kaldırıldı. Bazı okulların, özellikle özel okulların, kendi öğrencilerini ve eğitim kalitelerini daha yüksek göstermek adına öğrencilerin ortalamasını yükseltmek için daha yüksek notlar vermesinin önüne geçilmek istenildi.
İlk başta güzel ve yapıcı bir adım gibi görünen bu durum disiplinli ve kararlı çalışan öğrenciler için olumsuz bir durum oluşturdu. Bir haksızlığın önüne geçilmek istenirken başka bir açıdan haksızlık yaratılmış oldu. Aynı zamanda belli ölçüde çocukların ve ailelerin eğitimin sürekliliğine odaklanmasına önem vermemesine neden oldu.
Başka bir açıdan ise LGS’de başarılı olmak için yüksek motivasyon, kararlılık ve azim gerekiyor. Bu akademik alanda iddialı ve disiplinli olan öğrenciler için sınava hazırlanmakta güçlendirici ve yükseltici özellikler. Bu anlamda not ortalamasının sınava olan etkisinin kaldırılmasının topyekûn olumsuz bir etkisi olduğu söylenemez.
Bunun dışında LGS’nin başka bir açığı daha var. Türkiye’nin dünya eğitim sırasında geri kalmasıyla beraber LGS’deki soru tipleri “Yeni Nesil Soru” denilen soru tarzı ile değiştirildi. Bu sorular bilginin üzerine daha çok akıl yürütme, okunanı açık bir şekilde verilen bilgiye uygun bir şekilde değerlendirme ve aynı zamanda da bilginin üzerine mantık, akıl yürütme ve dikkati getiren sorulardan oluşuyor diyebiliriz. Kaba taslak olarak daha çok okumak ve çıkarımda bulunmakla ilgili olan bu soru tipi hem öğretmenleri hem öğrencileri zorlayan bir yön olarak ortaya çıkıyor.
Yeni Nesil Soru denilen tarz yorum, analiz, varsayım becerilerinin gelişmesi ve bu becerileri de bilgiyle harmanlayıp kullanma işi. Bu tip sorular daha önceleri lisans üstü kariyer sınavlarında büyük oranda vardı. Bu anlamda bu soru tarzıyla eğitim standardının yükseltilmesi hedeflendiği söylenebilir. Ancak birkaç temel sorunun bu hedefi engellediğini de bilmek de fayda var.
Bu engeller arasındaki en temel sorun müfredattır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı müfredat, ağırlıklı olarak öğrencilere bilginin aktarılması, öğretilmesi ve ezberletilmesine uygun olarak geliştirilmiş bilgi aktarımı anlamında güçlü ve donanımlı. Dünyadaki bireysel öğrenme ve bilgi kaynağını etkin olarak kullanma temeli üzerinde yükselen eğitim anlayışına paralel olarak öğrencinin okul dışında bu beceriyi geliştirmesi bekleniyor diyebiliriz. Doğrudur, yanlıştır tartışılır fakat LGS’de başarılı olmanın yolu buradan geçiyor.
Diğer bir sorun ise LGS’nin tek kez girilebilen bir sınav olması. Ergenliğin başındaki bu çocukların bu kadar yüksek beklentilerle alındığı sınavların tekrar şansının olmayışı sınav ile ilgili endişeleri ve korkuları arttırıyor.
Dileyen çocuğun yıl kaybı yaşamayı göze alarak yeniden sınava girmesi hakkının olması gerekir. Bu aynı zamanda sınav günü hastalanan, sınava geç kalan, sınav sırasında bir aksaklık yaşayan öğrencilerin de telafi şansı olması anlamına gelir. Böyle bir uygulama hayata geçirilebilirse eğitimde fırsat eşitliği var diyebiliriz.
Sınav bir kez girilme şansının ortaya çıkardığı gerçeklik; geçen her zamanın öğrencinin kaybına neden olduğunun farkında olmak gerekiyor. Aynı zamanda çocuğunuzun iyi bir liseye gitmesini istiyorsanız bu konuda her ne kadar mantıksız bulsanız da, size de epey sorumluluk düştüğünün bilincinde olmanız gerekiyor.
Özetle, LGS sınavı sadece çocuğun sorumluluğuna bırakılamayacak kadar iş yükü olan bir sınav. Aynı zamanda hem aileyi hem öğrenciyi sisteme uygun olması gereken bir sınav.
Sınav ile ilgili zorlanmayı sadece çocuğunuz yaşamıyor, aynı zamanda ebeveynler de bu zorlanmanın içine çekiliyor. Bu anlamda sadece çocuğunuza direktifler vermek yerine, ona daha sağlıklı ve yapıcı bir rehberlik görevini üstlenmek maalesef ebeveynlere kalıyor.
Tabii artan iş yükü, geçim sıkıntısı ve diğer sorumluluklarla zorlanan ebeveynler bu noktada çok daha fazla zorlandığını hissedebilir. Şayet ekonomik durumunuz uygunsa yardımcı kaynaklardan destek alabilirsiniz. Ev işlerine yardımcı olacak bir çalışan, çocuğunuza mentorluk yapacak bir danışman üzerinizdeki yükü bir parçada olsa hafifletecektir.
Burada önemle fark edilmesi gereken bir durum var: Çocuğunuzu sadece dershaneye göndermek, özel ders aldırmak yeterli değil. Özellikle onun motivasyonunu yapıcı olarak şekillendirecek, geri bildirimleri ile sürecini takip edecek, süreci analiz edecek ve sabit bir program yerine ihtiyaçlara uygun bir program belirleyecek bir kişiye ihtiyaç var. Duygusal iniş ve çıkışları da yüksek olan bu dönemi daha rahat geçirmeniz için oldukça önemli bir parça.
Bu anlamda da öğrencinin hem duygusal hem akademik sürecinin takip edildiği bir mentorla çalışmak hem başarısının yükselmesine hem motivasyonunun korunmasına yardımcı olabilir.
Okumak İsteyebilirsiniz:
Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.
Deniz Can kimdir?
Sitede yayınlanan yazıların yazarı.
Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.
Uzman Sosyolog.
Yayınları dinleyebileceğiniz platformlar:
YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.
Comments