Hayatımızdaki eş bizim duygularımızı düzenler.
Bu nedenle eş her iki cins içinde önemlidir. Tensel temasla mutluluk, güven hissettiren hormonların salgılandığını bilimin çalışmaları ışığında biliyoruz. Bu hormonların salınımının verdiği huzur aynı zamanda bağışıklık sisteminin de güçlenmesini sağlıyor.
Buradan yola çıktığımızda eşimizin ve aynı zamanda sevdiklerimizle kurduğumuz ilişkinin öneminin farkına varabiliriz. Bunun için çabalayabiliriz.
Bizi seven bir eş bizim kendimizi iyi hissetmemize, sakin hissetmemize, olumlu hissetmemize yardımcı olur. Ya da bunun tam tersi bir durumda, yani bizi sevmeyen bir eşin yanında gergin, güvensiz, canımız sıkkın ve öfkeli hissedebiliriz.
Bazen çok sevildiğimiz, sevdiğimiz halde de ilişkide olduğumuz kişiler yanında gergin, güvensiz, sıkkın ve öfkeli hissedebiliriz.
Buna neden olan ilişkinin gerektirdiği akışta yaşanan aksaklıklardır.
Örneğin anneniz size çok yakın olabilir. Sizin için güzel yemekler yapar, düştüğünüzde sarılır, acı çektiğinizde yardım eder ama sizi hiç anlamıyor olabilir. Tüm bunları yaparken size yönelik sürekli eleştirel, suçlayıcı ve hataları bulan bir tavır içinde olabilir, bu da sizi anlamadığını gösterir. Ve maalesef insan anlamadığı şeyi kabullenmekte de zorlanır. Bir bakıma bu annenizin sizi kabullenmediğini gösterir. Böyle bir ilişkide empati ve anlayış yoktur.
Benzer bir durum eşinizle olan ilişkinizde de geçerlidir. Eşinizin sizi çok sevdiğini bilebilirsiniz, size olan sevgisinden emin olabilirsiniz ama kabullenilmek çok daha ayrı bir durumdur. Eşinizin sizi görmesi ya da fark etmesi ve bu anlamda saygı göstermesi ile ilgili bir problem ortadadır.
Bu anlamda yakın ilişkilerimizde duygusal dengemizin güçlü ve olumlu olması için aradıklarımız hem bağlanma ve güvenlik hem de kabullenmedir. Kabullenmeyi elde edemediğimiz zaman, görmediğimiz zaman veya eşimizin bizi kabullenmek yerine sürekli değiştirmek istediğini, onaylamadığını gördüğümüzde utanç hissetmeye başlarız.
Kişi bu şekilde utanç duygusu içine girdiğinde küçülmüş olma hissi de peşi sıra gelir. Küçülmüş olma ve utanma duygusu bir araya geldiğinde aynı zamanda korkuda ortaya çıkar.
Tüm bu negatif duygular ortaya çıktığında ise kişi kendisinden şüphe etmeye başlar. Kendinden şüphe eden kişi de yetersizlik duyguları ve düşünceleri belirmeye başlar.
İşler bu noktaya ulaştığında ise karşılıklı suçlamalar, tartışmalar başlar.
Bu dönemeçte ilişki tehlikeye girer çünkü yakın ilişkilerde en önemli olan şey duygu alışverişi iken duygular karşılıklı olarak geri çekilmeye başlar. Duygusal iletişimde kopukluk ortaya çıkar. Duygular kopmaya başladığında da ilişkide ayrılık kaçınılmaz son olur.
Bu anlamda sevdiklerinize olan yaklaşımınız da takındığınız tavır ve tutum üzerine iyi bir farkındalık içinde olmak gerekir. Şayet onun iyiliği için onu eleştirdiğinizi, hatalarını bulup söylediğinizi savunsanız dahi bu karşıdaki kişide yıkıma yol açıyor olabilir.
Bu tür negatif etkileşim sağlayan tutum ve davranışlar savunmacı tavırların gelişmesine neden olur. İlişkide bulunduğunuz kişi sürekli olarak size bir şeyleri açıklama, kendini savunma zorunluluğu içinde kalıyorsa bu kişinin yapısından çok sizin ona olan yaklaşımınız ile ilgilidir.
Yakın ilişki iyi, anlamlı kurulduğunda sevgi ve güven ile gelen teslimiyeti de içinde barındırır. Yakın ilişkide olduğunuz kişilere teslimiyet duygusunu yaşayamıyorsanız bu belli oranda sizinle ilgili olduğu kadar karşınızdaki kişinin de tutumları ile ilgilidir. Karşınızdaki kişi size sürekli güvensizlik gösteriyor, sizi kontrol etmeye çalışıyorsa bu da sizin kendi tavır ve tutumlarınızla ilgilidir.
Bu tarz bir ilişki yaklaşımı ise bağlanmanın getirdiği özgürlükten yoksun bağımlı, tutsak ilişkiler yaratır.
Okumak İsteyebilirsiniz:
Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.
Deniz Can kimdir?
Sitede yayınlanan yazıların yazarı.
Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.
Uzman Sosyolog.
Yayınlarımı dinleyebileceğiniz platformlar:
YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.