top of page

İlişkide Olduğunuz Kişi Sizde Ne Yaratıyor?

Aşk ilişkilerinde ya da uzun süreli evliliklerde bir noktadan sonra ilişkide duygusal tatminsizliğin ve desteklenememe hissinin başlaması çok muhtemel oluyor.


Burada da partnerler kendilerine farklı çözüm yolları bulmaya çalışıyorlar. İlişkinin güzelliğini ve onu anlamlı yapanın ne olduğunu hatırlamak çoğu zaman bize ilişkinin bu dönemindeyken çok uzak geliyor.


İlişkide olduğumuz kişinin bize kattıklarını görmekten onunla beraberken başardığımız yaşadığımız deneyimlediğimiz hissettiğimiz iyi ve güzel duyguları yaşamak yerine daha çok zihinler olumsuz olan kısma takılmış oluyor.


Nedir bu olumsuz olan kısım?


Kişilerin birbirleri hakkında eksik ve yetersiz bulduğu yönleri daha çok düşünmelerini daha çok ön plana çıkarmalarını ve ilişkideki sorunları da bu eksik ve yetersiz gördükleri özellikler üzerinden bir diğer kişinin sırtına yüklemeleri. Bu en sık rastlanan durumlardan birisi.


Siz bunu yapmadığınızı düşünüyor olabilirsiniz.


Evet belirgin bir dikkat içerisinde bu tür bir ilişki döngüsünden çıkmak mümkün zaten.


Peki nedir bu kişilerin karşıdaki kişiyi yetersiz görerek ona yüklediği özellikler?


Mesela her bireyin içerisinde bir parça sorumsuzluk duygusu vardır.


Kıskançlık her ilişkide dönem dönem rastlanabilen bazen de ilişkinin temel ilgi görme özelliği olarak karşımıza çıkar.


Sosyal yaşama aşırı bağlılık ve ilişkiyi ihmal etme de bunlar arasında yer alır. Bunlar hepsi değil tabii ki, bir kısmı.


Tüm bunlarla beraber kişilerin bu tür özelliklerini ön plana çıkmasın sağlayan ya da bu tür yanlarının ilişkinin içine taşınmasını sağlayan davranışlarınız olabilir mi?


Bunu düşünmemiz gerekir. Çünkü psikoterapi kuramları birbirimizdeki bazı yanların ve duyguların ortaya çıkmasına neden olan davranışlarımızın ve tutumlarımızın ve hatta iletişim biçimimizin olabileceğini söylüyor.


Bu anlamda acaba ilişkide bulunduğumuz ya da yakın ilişkide bulunduğumuz kişiler üzerinde nasıl bir etki yaratıyor olabiliriz?

Belki bir parça düşünmek ve kendi benliğimizden yola çıkarak karşımızdakinde tetiklediğimiz, onda yarattığımız etkiyle ortaya çıkarttığımız davranış görüntüsünün ne olduğu konusunda daha açık bir farkındalık içerisinde olmamız gerekiyor.

Peki nasıl oluyor bu etkileşim?


Mesela partnerlerden birinin kaybetme korkusu varsa ve bu korku diğer partner tarafından bilerek ya da bilmeyerek tetikleniyorsa bu kişi de kıskançlık duygusunun ortaya çıkması çok normaldir.


Bu kıskançlığın aynı zamanda kaybetme korkusuyla beraber güçsüzlük, yalnızlık, acizlik gibi ve tek başına kalıp kendisine yetememek gibi duyguları da ortaya çıkaracağını göz önünde bulundurursak o zaman anlayabiliriz ki, karşımızdaki kişi bizi biraz kısıtlayabilir biraz baskı altında tutabilir ve bir süre boyunca da yaşamımıza çeşitli yönlerden kendi ilerleyişimizi durduracak kısıtlamalar ve baskılar yaratabilir. En azından bunun için çabalayabilir. Bu normal bir döngü olarak karşımıza çıkar. Çünkü partnerde zaaf tetiklendiğinde korkulardan kurtulma çabası oluşur. Bu korkular aynı zamanda kişilerin güçsüzlükle ilgili düşüncelerini de oluşturur.


Bunları tetiklediğiniz zaman partnerin savunmaya geçerek içlerindeki güçsüzlüğü şiddet olarak göstermelerine neden olur.

Bu şiddet her zaman için fiziksel şiddet olmak zorunda değil. Yukarıda yazdığım gibi engelleme, kısıtlama bazen duygusal şiddetle ortaya çıkar.


İlişkilerde ve birçok ilişki bu sarmanın içerisine girdiğinde bu tür duyguların da ortaya çıkmasına neden olur.

O zaman ne yapmak gerekiyor?


Bağlanmanın en temel güven duygusunu birbirinize aşılayabilmek ve sürdürebilmek.



Temel olarak güvenden beslenen bağlanma duygusunu sevgi ve özgürlük yaratabilecek şekilde ilişki içerisinde konumlandırmak. Bu anlamda çok önemli.


Bu noktada bu örnek üzerinden yazmış olduğum genel çözüm önerileri duyguların neler olduğunu ya da onların bazı olumsuz duyguları ya da davranışları kesik diye tetiklemediğimiz hakkında biraz daha dikkatli olmak ve ilişki daha da iki taraf içinde besleyici duygular üzerinden inşa etmez. Ancak ve ancak hem kendi sınırlarımızı hem de karşımızdaki kişinin sınırlarını bilmek de ortaya çıkabiliyor.


Bu aynı zamanda karşımızdaki insanın bizden olan beklentilerini bizim de ondan olan beklentilerimizin farkında olmasını gerektiriyor ve partnerlerin beklentilerine göre değişebilmelerini sağlıyor.


Umarım bu yazı da kendi ilişkinize dair bazı bakış açılarını yakalayabilmiş ve birkaç tane de olsa zihninizde farkındalık yaratmıştır. Şayet kendiniz bunları bulamayacağınızı düşünüyorsanız ilişki danışmanlığı ya da bireysel danışmanlık üzerinden bu konularda destek alabilirsiniz.



bottom of page