top of page

Kişisel Gelişim ve Popüler Psikoloji Size Zarar Veriyor Olabilir

Gün geçmiyor ki, bir kişisel gelişim sözü sosyal medya mecralarında gözümüze çarpmasın. Hatta bir değil, çoğu zaman birden çok önümüze geliyor.


Alan gereği çoğu zaman bu paylaşımları inceliyorum. Çoğu zaman da okumaktan sıkılıyorum. Çok okursam kendimle ilgili düşüncelerimin karıştığı zaman dahi oluyor. Yazılar öyle iddialı ve anlamlı, kısa yoldan mutluluk verici ve kaliteli bir yaşamın kapısı gibi görünüyor ki, kafanın karışmaması mümkün değil. Zaten bu ara ülke olarak bu tür yönlendirilmiş biçilmiş yazılara maruz kalıyoruz. Ekonomiden siyasete, kişisel gelişimden psikolojiye, sosyolojiye… Hatta televizyon ekranlarındaki dizilerde ve haber sunuşlarında bile teknik, vurgu, öne çıkarma açısından bu yönlendirmelere maruz kalıyoruz.


Sosyal medya ve internet haberciliğine dair tartışmaların yürütüldüğü şu günler bir de işe kişisel gelişim ve popüler psikoloji açısından bakalım istedim.


Dört bir yanda bizi yönetmeye, algımızı etkilemeye çalışan bu yazıların aslında tam olarak bir toplum mühendisliği işi olduğunun farkında olmanızı isterim. Siyasetçilerimiz bu işi oldukça iyi biliyor ve kullanıyor. Bunu kültürel alanda da yapıyorlar. Hatta sosyal belediyecilik altında yapılan yardımlar, hangi siyasi partiye ait olursa olsun tam bir iktidar hırsıyla yapılıyor.

Bu da demek oluyor ki, ülkemizin koşullarında insanlar ancak ve ancak birilerini siyasi iktidar hırsı içerisindeyken vatandaşlık, yurttaşlık ve sosyal devlet anlayışından yararlanabiliyorlar. Ve içinde bulunduğumuz ekonomik döngüden dolayı da insanlar hak ettiklerini, çalıştıklarının karşılıklarını değil, yardımlar karşılığında alabiliyor ve bir şeylere kavuşabiliyor. Böyle olunca yoksul olmak almaya eş değer oluyor.





Gün geçmiyor ki, gerçekten bilen, bir konuda uzmanlığı olan insanların sözlerini, düşüncelerini yok sayılmasın. Öğrenmenin külfet ve değersiz olduğuna inanan, yıllarca katı ve kuralcı yapıya maruz kalıp bıkmış usanmış olanlar kendilerini her gün biraz daha öğrenmeye kapatıyorlar. Sürekli kural, yasa, ceza dayatılan gündelik yaşam ve ilişkiler de buna neden oluyor. Hatta siyasi iklimde, yönetim de bunun üzerinde oldukça etkili.


Bu yazıyı okuyan siz eğitimli, yüksek kariyerleri, yıllarınızı bir mesleğe adamış donanımlı birisi de olabilir, çalışma hayatına yeni başlamış kariyer hedefleri olan birisi de olabilirsiniz, bir öğrenci ya da yeni mezun genç işsiz olabilirsiniz. Aynı zamanda çok ağır akademik eğitim altında ezilmemiş, bunun yerine günlerini, aylarını bir işte ustalık becerisini elde etmek için ayırmış çırak, kalfa, usta, tekniker ya da teknisyen de olabilirsiniz.


İçinde bulunduğumuz dönemde emek verdiğiniz ne ise onun karşılığını alamıyor olmanız çok anormal bir durum değil. Hatta çoğumuz için bu artık sıradanlaşmış, karşılık beklenmeyen bir durum haline geldi. İnsanlar ağırlaşan yaşam koşulları altında her geçen gün biraz daha ağır bir yenilgi psikolojisine giriyor ve bunun sonu da pek iyi bir yere gitmiyor.


Çoğu insan yaşam masraflarından dolayı çalıştığı işe ve onun koşullarına hayır diyemiyor, topluca hayır demekten çekiniyor.

Bunların hepsi eşi dostu, sevgiliyi akrabayı, çocuğu ebeveyni bir bütün olarak etkiliyor. İlişkiler dengesizleşiyor, paylaşımlar azalıyor, içe çekilmeler artıyor. Hemen herkes çoğu zaman “anlaşılmama”, “karşılık bulamama” duygusu ile yüzleşiyor. Bu tür duygulara kapılmamızda da hemen her zaman ilişkide bulunduğumuz kişilerin sorumluluk payı var. Bu tür duygular yaşıyorsanız, bu sizde kendiliğinden olmuyor. Bunun sistem, dünya düzeni, kriz, sorumluluklar, ağır yaşam koşulları kadar birebir ilişki kurduğunuz herkesin payı var.


Payı olanların duygu dünyasında da sizlerin parmak izi var. İnsan her daim karşılıklı etkileşim ile birbirinin duygu dünyasını etkiler. Bir kişi hayatınıza girdiğinde ya da sizinle ilişki kurduğunda, yanınıza geldiğinde üzerinde taşıdığı duygulardan siz sorumlu olmayabilirsiniz lakin o duyguların azalması ya da çoğalması sizinle kurduğu ilişki ile ilgilidir. Benzer şekilde sizin de karşısına gittiğiniz kişilerle kurduğunuz ilişki sizin üzerinizde etkilidir.


Buraya kadar yazdıklarımın hiç birisi kişisel gelişim ile ilgili değil. Buraya kadar sizlere olan bitenin tablosunu ve nedenlerini kaba taslak anlatmayı denedim.



O halde kişisel gelişimin ya da popüler psikolojinin bütün bunlarla ne ilgisi var?


Sizin duygusal kriz anlarınızda yanınızda olan duygularınızı telafi etmeyen, dindirmeyen, sakinleştirmeyen bir partner ya da aile üyesi ile birlikte yaşıyorsanız veya iş yerinizde sizi sürekli görmezden gelen bir yönetici ile çalışıyorsanız, bazen buna iş arkadaşları da dahil olur, yalnızlık duygunuz, hissizleşmeniz ve olumsuz duyguların etkisi altına girmeniz çok mümkün.

Bir de yaptığınız işe, ilişkinize özeniyorsanız bu tutumlar sizi daha da olumsuz etkiler.


Bu tür durumlara belirli bir süre dayanmanız kendi benlik algınız ve iç dinamiklerinizle yakından ilgili. Olumlu benlik algısı olan kişiler böyle bir süreci daha uzun süre hasarsız yürütebilir.


Bu karşılanmama, görülmeme, fark edilmeme bir şekilde bir süre sonra bireyin kendi ihtiyaçlarını kendisi tatmin etme yoluna doğru yönelir. Belli ölçüde bu konuda farkındalık geliştirmek, hatta bunu yapabilmek psikoterapistlerin de desteklediği bir yöndür.


Fakat sosyal medyada işler öyle değil.


Öncelikle bunu yapan sadece kişisel gelişimciler değil. Bir grup psikolojik danışmanda yayınladıkları videolar veya sosyal medya paylaşımları ile bunu yapıyorlar. Madde madde mutlu olma formülleri, saygı görme ilkeleri, başarıya giderken yapmanız gereken gibiler bununla ilgili birçok yayın bulabilirsiniz.


Aynı zamanda sosyal medya içerisinde günlük olumlamalar, enerji yüklemeleri adı altında bu tür hap bilgileri bulabilirsiniz.


Tüm bu temelde yükselen yayınlar ve paylaşımlar insan sağlığına zararlıdır.


Neden?


Siz tekrarlanan olumlamalar, anlatılan maddeleri uygulayarak belirli bir rol edinebilirsiniz. Ama alt gerekçeleri dolu olmayan bu tür motivasyon araçları çok fazla kullanıldığında ya da günlük hayatta karşılığı olmadığında içinizde kocaman bir boşluk hissi oluşur. Devamında ise karşıdan almanız, bulunduğunuz konumdan ilerlemeniz ya da grup ile olan uyumunuz bozulur. Çünkü alt yapısı boş, temelleri sağlam olmayan yanlış bir bina inşa etmiş olursunuz. Bu tür sözlerin sizde yalancı bir benlik algısı oluşturması, gerçek ilişkilerden, samimiyetten ve duygusal yakınlıktan uzaklaştırması söz konusudur. Aslında bu tür bir duruma girdiyseniz neresinden bakarsanız bakın terapi desteğine ihtiyaç vardır.


Bu nedenle böyle bir şeye yeni başladıysanız yol yakınken durun ve kendi gerçeğinizi kucaklayın. Yaralı da olsa, zor da olsa bir durum ancak gerçek durum kavrandığında iyileştirilebilir.


Olumlamaların, motivasyon konuşmalarının insan üzerinde her zaman olumsuz etkisi olur demiyorum. Bu etkiyi sosyal medyadan ya da sadece internet yayıncılığından kazanmanız mümkün değildir diyorum.


Gözlemdiğim kadarıyla olumlamaları en çok kadınlar kullanıyor ve kullanmaya eğilimliler. Genelde de "Ben güzelim", "Ben değerliyim" gibi olumlamaları kullanıyorlar. Diyelim sürekli olarak "ben değerliyim" olumlaması üzerinden çalışıyorsunuz, fakat bilincinizde güzel olma ile ilgil çok sağlıklı olmayan mükemmelleştirici düşünceler var. O zaman bunun size nasıl bir yararı olacak? Altta yatan inançlar sizin daha çok kendinizi yargılamanıza, eleştirmenize neden oluyor


Bu yol ancak konusunda bir uzman ile geçilebilir. Önce o duygunun geldiği yere doğru bir yönelim ve ardından gerçek sağlıklı temelde bir farkındalık ve yeni bir bakış açısı geliştirilerek yeni bir gerçek yerleştirilebilir.


Bunun dışındaki çoğu çalışma en iyi haliyle sizin daha kötü bir duygusal krize girmenizi önleyebilir.


Hayatınız bir sosyal medya görselindeki olumlamalar kadar sığ, basit ve kolay mıdır?


İçinde bulunduğunuz duygu durumu bir internet videosunun on beş dakikasında çözümlenebilecek kadar kısa bir sürede mi oluşmuştur?


Bu sorulara yanıtlarınız evet ise, o zaman yaptığınızı yapmaya devam edebilirsiniz.


Ben bu yoldan kendini iyileştirmeye çalışanları kupon biriktirerek tencere tava alan bir alışkanlığın devamı olarak yorumluyorum. Aranızda hatırlayanlar olabilir. Benim bildiğim kadarıyla ilk başlarda o tencere, tavalar, yemek takımları oldukça kaliteliydi sonradan kupon karşılığı gelenlerin kalitesi de, işe yararlılığı da ciddi memnuniyetsizliklere sebep oluyordu.


Yaşamınız gerçekten değerli, siz gerçekten sevilmeyi hak eden biri iseniz o halde gerçek iyileşme yolunda adım atmayı, yeni şeyler öğrenmeyi yaşamınızı bu yolla güzelleştirmeyi denemelisiniz.


Psikolojik temelli kamuya açık internet yayıncılığı, sosyal medya paylaşımları tıpkı kitap okumak gibi, araştırmak, öğrenmek, sorgulamak ve yeni bir farkındalık kazandırma gibi bir perspektifte yapıldığında etkilidir. Bunun dışındaki amaçlarınız için size gereken desteği veremez.


Okumak isteyebilirsiniz:




Ücretsiz abone olarak bireysel, ilişki, çift ve aile danışmanlığı konusunda yayınlanan her yazı için kısa bir mail alabilirsiniz.



Deniz Can kimdir?


Sitede yayınlanan yazıların yazarı.


Bireysel & İlişki & Aile Danışmanı.


Uzman Sosyolog.



Yayınlarımı dinleyebileceğiniz platformlar:







YASAL UYARI: Sayfada yer alan sağlık ile ilgili bilgiler yalnızca eğitim amaçlıdır ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanan tıbbi tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Bilgilerin okuyucunun durumuna uygunluğunu belirlemek için mutlaka uzmana danışılmalıdır. Bu sitede yer alan yazıların tümü bana ait olup telif hakkı yasası ile korunmaktadır.






bottom of page